AB dış politika sorumlusu, ABD ve İran’ı körfezdeki gerginliği tırmandırmamaları konusunda uyardı. AB nükleer anlaşmanın yeniden hayata dönmesi için çalışmaya devam etmeli.
1.Ortak dış politikanın başarısı olarak nükleer anlaşma
2.Gerginliğin azaltılması
3.Geleceğin belirsizliği
„En uygun ve sorumluluk sahibi tutum, azami ölçüde sükûnet ve askeri bir harekattan kaçınmak olmalı.1. Federica Mogherini’nin İran’ın nükleer anlaşmadan çekildiğini açıklamasına verilen tepki bu kadar netti. İran hükümeti, verdiği bir ultimatomda, AB’yi 7 Temmuz’a kadar ABD’nin yaptırımlarını hafifletmesi için adım atmaya davet etti. İran, bu tarihten sonra nükleer anlaşmanın koşullarına uymamakla tehdit etti. AB’nin dış ilişkiler ve güvenlik politikaları baş temsilcisi haftalardır yorulmadan ABD ve İran yönetimine körfezdeki gerilimi tırmandırmamaları konusunda uyarılarda bulunuyor. Ayrıca nükleer anlaşmanın yeniden sağlanması konusunda AB’nin kararlılığının da sürekli yeniden altını çiziyor.
BM güvenlik konseyinin şimdiki ve gelecekteki üyeleri2 geçen hafta yayınladıkları bir bildiride Mogherini’nin beyanını onayladıklarını açıkladılar. Dışişleri bakanı Heiko Maas da gerginliğin azaltılması konusuna öncelik verdi. Bunun dışında geçen hafta Paris’te İngiliz, Alman ve Fransız üst düzey diplomatlar, nükleer anlaşmanın yeniden hayata dönmesi konusunu görüşmek üzere İran’ın ABD elçisiyle bir araya geldiler.
G-20 zirvesi sırasında Fransa başkanı Emmanuel Macron ve ABD başkanı Donald Trump bölgedeki anlaşmazlık üzerine konuştular. Macron buluşmanın öncesinde, „müzakere masasına oturulmasının kendilerinin de çıkarına“3 olduğu konusunda Trump’ı ikna etmeye çalışacağını açıkladı.
1.Ortak dış politikanın başarısı olarak nükleer anlaşma
AB içindeki ortak görüş, İran ve ABD arasındaki anlaşmazlığın devam etmesinin, tüm bölgenin güvenliğini tehlikeye atacak öngörülemez sonuçları olabileceği yönünde. AB, nükleer anlaşmayla sonuçlanan müzakereleri ortak dış politikanın en önemli başarılarından biri olarak görüyor. Anlaşma, haklı olarak bölgesel ve küresel güvenliğin en önemli ayaklarından biri olarak nitelendiriliyor. AB, birçok dış politika sorunundan farklı olarak, ABD ve İran arasındaki anlaşmazlıkta hemfikir görünüyor. Nükleer anlaşmanın tehlikeye düşmesinin, Suriye, Yemen, Lübnan, Ürdün ve İran’da halihazırda var olan insani krizleri artıracağından endişe ediliyor.
2.Gerginliğin Azaltılması
AB, nükleer anlaşmasının korunması ve devam ettirilmesi için çalışmalara devam etmeli. Dış politikada ve güvenlik politikasında, yeni Avrupa komisyonunun baş temsilcisi önemli rol oynayacak. Bu kişinin, Federica Mogherini’nin anlaşmayı korumak ve her iki taraf arasındaki anlaşmazlıkları gidermek adına diplomatik kanalları açık tutmak için gösterdiği çabayı devam ettirmesi gerekiyor.
Bu nedenle, Mayıs 2019’daki Avrupa Parlamentosu seçimlerinden sonra mevki tartışması yerine hızlı bir şekilde çalışmaya başlanması gerekiyor. Amerikalı diplomatlar ve ABD başkanıyla yapılan görüşmelerin yanı sıra, anlaşmaya dahil ülkelerin –İngiltere, Fransa ve Almanya- dışişleri bakanlarının AB dış ve güvenlik politikası temsilcileriyle İran’a yapacağı toplu bir ziyaret, her iki tarafa da AB’nin nükleer anlaşmanın arkasında durduğunu açık bir biçimde gösterecektir. AB ayrıca, nükleer anlaşmanın devamı için, Çin ve Rusya gibi diğer akit taraflarla görüşmeli ve onlarla koordineli çalışarak anlaşmanın dengeli olmasına dikkat etmelidir.
Ne yazık ki Avrupa Konseyi’nde halihazırdaki atalet ve AB paketi çerçevesinde hükümet başkanlarıyla Avrupa parlamentosu arasında henüz bir uzlaşma olmaması, AB’nin dış politikada aktif bir aktör olmasını engelliyor. Bu engellerin önümüzdeki günlerde aşılacağını ummaktan başka yapacak bir şey yok.
3. Geleceğin belirsizliği
Ne ABD ne de İran, askeri bir çatışma istiyor gibi görünüyor. Diğer taraftan İran hükümeti, durumu kontrol altında tuttuğuna inanıyor. Her iki tarafın da anlaşmazlığı tırmandırmaya çalışması son derece endişe verici, çünkü bu tırmanış, kontrolün tamamen kaybolmasına neden olan bir sarmala yol açabilir. 1 Temmuz’da, Tahran izin verilen Uranyum üretimini aştığı için nükleer anlaşmanın biraz daha geçersiz hale geldiği açıklandı. AB’nin, nükleer anlaşmanın bir seçenek değil, bölgedeki barışın tek koşulu olduğunu ve bunun hem İran hem de ABD’nin çıkarına olduğunu güçlü bir şekilde vurgulaması önemli.
Ateşle Oyun: ABD ve İran Savaşın Eşiğinde mi? başlıklı dosyamızdan bir katkı.
1Federica Mogherini, AB Dış İşleri Konseyi’nin ardından, 13. Mayıs 2019, https://t1p.de/81ad (02.07.2019)
2Fransa, İngiltere (BM Güvenlik Konseyi daimi üyeleri); Polonya, Belçika, Almanya (mevcut daimi olmayan üyeler), Estland (2020’den itibaren daimi olmayan üye)
3Emmanuel Macron, Osaka’daki G20 zirvesi öncesinde, 27. Haziran 2019, https://t1p.de/q2on (02.07.2019)